Atmosferdeki karbondioksit oranı 1880 yılından bu yana yüzde 45 artarak rekor seviyeye ulaştı.
Atmosferdeki sera gazları miktarı, insan faaliyetleri, üretim ile tüketimde sürekli artış, iş ve aşırı fosil yakıtlarının kullanımı nedeniyle sürekli yükseliyor.
AA muhabirinin Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA) verilerinden derlediği bilgilere göre, sanayileşme dönemi öncesindeki son 400 bin yıllık süreçte atmosferde bulunan karbondioksit (CO2) oranı 200 ile 280 ppm (milyonda parçacık sayısı) civarında seyretti.
Sera etkisine neden olan başlıca gazlardan karbondioksitin değeri 1880 yılında yaklaşık 291 ppm iken bu değer 2023 yılında yüzde 45 artışla 421 ppm’ye ulaştı.
1880 yılından bugüne karbondioksit değerleri ise şöyle sıralandı:
Yıl | CO2 (ppm) |
1880 | 290,8 |
1890 | 294,4 |
1900 | 295,7 |
1910 | 300,1 |
1920 | 303,4 |
1930 | 307,5 |
1940 | 311,3 |
1950 | 311,3 |
1960 | 316,9 |
1970 | 325,7 |
1980 | 338,8 |
1990 | 354,4 |
2000 | 369,6 |
2010 | 389,9 |
2020 | 415,4 |
2023 | 421,86 |
– “1800’lerden günümüze küresel ölçekte sıcaklık 1 dereceden fazla arttı”
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, AA muhabirine, atmosferdeki parçacık sayısının sanayi devrimine kadar fazla yükselmediğini, bu miktarın 300 ppm’nin altında seyrettiğini söyledi.
İnsan faaliyetlerinin atmosferdeki karbondioksit seviyesini her geçen yıl arttırdığını belirten Toros, “İnsanlar yer altında milyonlarca yıldır birikmiş olan fosil yakıtları kullanıyor. 1800’li yıllardan itibaren fosil yakıtların kullanımı enerji üretimini arttırmış, artan enerji üretimi, gelişen teknolojiler, fosil yakıtları daha hızlı, daha kolay ulaşılabilir hale getirmiştir. Daha fazla fosil yakıta ulaşmak, daha fazla üretim atmosferin kirlenmesi karbondioksit oranının hızla artmasına yol açmıştır.” dedi.
Prof. Dr. Toros, karbondioksit oranın artmasının birçok iklimsel olaya etki ettiğine dikkati çekerek, “Sıcak ile soğuk hava dalgaları, sel felaketleri, buzulların erimesi, okyanustaki su seviyenin yükselmesine etki ediyor. Karbondioksit artışındaki en büyük etkiyi sıcaklık artışında görüyoruz. 1800’lerden günümüze baktığımızda küresel ölçekte sıcaklık 1 dereceden fazla arttı.” diye konuştu.
Atmosfere salınan karbon oranının azaltılması gerektiğinin altını çizen Toros, şöyle devam etti:
“Kaynakların bizden sonraki nesil aktarılacak şekilde verimli kullanılması gerekiyor. Fosil yakıtların kullanımını azaltmalıyız. Yenilebilir enerji kaynaklarını daha verimli ve daha çok kullanmamız gerekiyor. Bunun yanında tasarruf yapmalıyız. İhtiyacımız olmayan ürünleri almamalıyız. Yapay zekayı kullanarak olası riskleri önceden tahmin etmeliyiz. Burada hem hükümetlere hem yerel yönetimlere hem de bireylere görevler düşüyor. Atmosferdeki karbondioksit oranı her geçen yıl artmaya devam ediyor. 1880 yılında 290 ppm olan karbondioksit oranı bu aralık sonunda 421 ppm değerine ulaştı. Yani yüzde 45’lik bir artış oldu.”
“Atmosferdeki karbondioksit oranını azaltmamız gerekiyor”
Yeryüzünün temel enerji kaynağının güneş olduğunu vurgulayan Toros, güneşten gelen kısa dalga boylu ışınımların atmosferdeki gazlardan rahat bir şekilde geçtiğini ifade etti.
Prof. Dr. Toros, karbondioksit oranı atmosferde arttıkça atmosferdeki sera gazlarının yer yüzünden neşredilen uzun dalga boylu ışınımın tutma miktarının arttığını anlatarak, “Tutma miktarı arttıkça yeryüzü ısınıyor. Bu nedenle atmosferdeki karbondioksit oranını azaltmamız gerekiyor. Bunu yaparsak dünyamız daha fazla ısınmayacaktır.” ifadelerini kullandı.